“Bin parçaya bölünmüş yüz” dünyasının sınırları genişlemiş bir dil, bellek ve mekân sürgünü Nedim Gürsel’de sürgünlük ve göçebelik halleri
DOI:
https://doi.org/10.33182/gd.v2i1.534Abstract
Edebiyat ve sanat tarihi boyunca sürgün, bir çok yazar ve şairin makus talihi olmuştur. Yazarlar ve sanatçılar kimi zaman fikirleri, kimi zaman yazdıkları, kimi zaman da toplumsal baskı nedeniyle zorunlu veya gönüllü bir göçün/sürgünün öznesi olabilmektedirler. Bu çalışmada, önce zorunlu sonra gönüllü göçü/sürgünü ve yersiz-yurtsuzluk halini yaşayan çağdaş yazarlarımızdan Nedim Gürsel ve yazını, bu olgunun yazar ve edebiyatına yansımaları sosyolojik ve etno-psikolojik açıdan irdelenmeye çalışılacaktır. Bireyin aidiyet hissiyle bağlandığı mekândan ve kendine ait yaşam biçimlerinden koparılması, onun kültürel köklerinden ve insani bağlarından da koparılmasıdır ve bu durum bir yazar için edebi esin kaynaklarının da hem çeşitlenmesi ve varsıllaşması, hem de sarsılması anlamına gelir. Bu varsıllık ve sarsıntı edebi malzeme olarak kimi zaman olumlu etkiler yaratsa da, yazarın yaşamı ve yazını üzerinde derin izler bırakmaktadır. Nedim Gürsel, bu izleri hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle örnekleyen, sürgünlük ve gönüllü göçebelik hallerini zıtlıklarına rağmen aynı bünyede barındıran, gönülden ve özü itibariyle bağlı olduğu ve kendini daha çok ait hissettiği, köklerinin bulunduğu memleketi ile bulunduğu yerleri aynı potada eritmeyi başaran bir yazardır. Bu çalışmada, yazarın anı ve gezi yazılarından oluşan Hatırla Barbara ve öykülerini derlediği Sevgilim İstanbul eserleri ile göçün/sürgünün biyografik ve kurgusal metinlerdeki yansımalarını ortaya koymak hedeflenmektedir. Çalışmada ayrıca, 21. yüzyılın sürgünlük ve göçebelik hallerinin kendine özgü yapısı da değerlendirilecektir.
ENGLISH ABSTRACT
“Bin parçaya bölünmüş yüz” an exile of language, memory and place with an enlarged world: exile and nomandic aspects in Nedim Gürsel
Exile has been the ill fate of so many author and poet throughout the literature and art history. Authors and artists can be subjected to a forced or voluntary migration/exile because of sometimes their thoughts, some time their writings, and sometimes social pressure. In this study, Nedim Gürsel, one of the contemporary authors who lived first the forced migration/exile, then the voluntary one, and experienced the situation of being homelessness, and his literature, the influences of these situations will be tried to analyse in sociological and ethnopsychological aspects. A person is also expelled from her/his cultural roots and humane connection by being expelled from the place being connected with a sense of belonging, and the life styles. But for an author, this situation means diversity, richness and shock on her/his literal inspire. Even if this richness and shock sometimes create positive effects as literal material, it leaves traces on the life and literature of the author. Nedim Gürsel is an author that exemplifies these traces both with positive and negative aspects, contains the exile and voluntary migration within himself despite their adverseness, achieves melting his homeland, to which he is sincerely connected and fells belong, with the placed that he leaves. In this study, it is targeted to reveal the reflections of migration/exile on Hatırla Barbara, the book composes of memoir and travel writings, and Sevgilim İstanbul in which short stories of the author collected. The exile and migration cases of 21th century will be also evaluated in this study.